Türkiye’de yaklaşık 6,5 milyon öğrenci yüksek öğrenim görmektedir. Son yıllarda pandemi ve deprem nedeniyle yaklaşık 2,5 yıl uzaktan eğitime dönülmesi nedeniyle, burs sistemi ile barınma sisteminde aksamalar olmuştur. Bu dönemlerde çoğunlukla ailelerinin yanında olan öğrenciler, fırsatını bulduklarında çalışma hayatına da aktif olarak katılmışlardır. Öğrencilerin harcamalarında görece rahatlama, öğrencilerin mali konularda yönetim becerilerini de zayıflatmıştır. Dünyanın diğer bölgelerinde ortaya çıkan istikrarsızlıklar ve savaşlar batıya göç yolunun üstünde olması ve görece olumlu koşullar ülkemize yabancı göçün artmasına neden olmuştur. Ekonomik istikrarsızlık nedeniyle yabancılara konut karşılığında vatandaşlık verilmesi nedeniyle konut piyasasında talebi artırmış ve fiyatlarda artışlar meydana gelirken, göçle oluşan konut talebi ile birlikte kira fiyatlarını da artırmıştır. Pandemi nedeniyle tasarruf amaçlı kiralık konutları (öğrenci evleri) tahliye eden öğrencilerin örgün eğitime döndüğünde kiralık konut bulamamaları veya ekonomik olarak güçlerinin yetmemesi yurtlara olan talebi de artmıştır. Kredi ve Yurtlar Kurumuna bağlı yurtlarda artan talebi karşılamaya yönelik yatak sayısı artırılmıştır. Ülkemizde yaşanan enflasyon ve hayat pahalılığı, döviz kurlarındaki artış, öğrencilerin ihtiyacı olan ürün ve hizmetlere erişimini zorlaştırmıştır.

Kamu kaynaklı burs ve kredi tutarları artırılmış olsa da bu tutarların öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılama olanağı olmadığı bilinen bir gerçektir. Bursa ve finansal kaynağa talep artarken Vakıflar Genel Müdürlüğünün ve diğer özel kişi ve kuruluşların verdiği burs ve sağladığı olanaklar da yeterli gelmemektedir. Öğrencilerin, ihtiyaçları büyük oranda aileleri tarafından karşılanmakta ve kendi geçimleri de sıkıntıda olan ailelerin öğrencilerini okutma gücü zayıf durumdadır. Öğrencilere verilecek burslar başarıya bağlanmış ayrıca belediyelerin de kamudan ayrı burs vermeleri kısıtlı hale gelmiştir. Belediyeler ancak yoksul ailelerin öğrenim gören çocuklarına bir defaya mahsus yardımda bulunabilmektedirler. Belediyeler zaman zaman öğrencilerin ihtiyaçlarını karşılamak üzere, gıda ve giyim yardımı yapmalarına karşın, çoğunlukla ürettiği ürün ve hizmetleri daha düşük bedelle sunarak öğrencileri desteklemeye çalışmaktadırlar. Öğrencilerden yoksulluğa uğrayanlar, zorunlu olarak geçici işlerde çalışma hayatına katılmakta veya mezun olmadan öğrenim hayatını terk etmektedirler. Çoğunlukla hizmet sektöründe çalışan öğrenciler, kısmi zamanlı çalışmalarında zaman zaman staj adı altında asgari ücretin altında ve sosyal güvenlikten mahrum halde olabilmektedirler. Öğrencilerin bu koşullarda çalışmayı kabul etmeleri, eğitim görmeyen genç nüfusun istihdamında da sorunlara neden olmakta ve onların de geçimleri için makul gelir elde etmelerini zorlaştırmaktadır. Kayıtsız göçmenler de düşük ücret ve sosyal güvenlikten mahrum çalışmaya razı olarak genç işsizliğinin büyümesine neden olmaktadır.

Öğrencilerin, ihtiyaçlarını karşılamak için yeterli finansal kaynağa erişememeleri, enflasyon nedeniyle uzun vadeli kredi olanaklarından yararlanamamaları, öğrencileri yoksulluğa sürüklemekte, kaynak bulma istikrarının riskli olması nedeniyle de bir çok ihtiyacını ertelemekte veya kalitesiz ve ucuz yollardan karşılama yollarına gitmektedirler. Kaynak eksikliği 18 yaşını doldurmuş, seçme ve seçilme yeterliliğine sahip bireylerin, umutsuzluğa kapılmalarına ve eğitimden uzak durmalarına neden olmaktadır. Online veya hibrit eğitim nedeniyle okula gitmek yerine, bulundukları yerlerden derse katılan öğrencilerin, bir kısmının yeterli internet erişimi olmaması nedeniyle eğitim için uygun olmayan toplu alanlardan derse girmeye çalıştıkları, derse aktif katılım yerine sadece dinleyici olarak katıldıkları da görülmektedir. Bu durum eğitmenin öğrenci üzerindeki kontrollerini ve öğrencinin yeterli eğitim alıp almadığı üzerindeki hakimiyetini de kaybetmesine neden olmaktadır. Öğrenciler, yüksek öğrenim ve olumsuz koşullar nedeniyle eğitim disiplininde verilmek zorunda kalınan tavizler nedeniyle hızla eğitim kampüslerinden uzaklaşmaktadırlar. Öğrencilerin önemli kısmının derse katılmaması, derse düzenli katılan öğrencilerin de ders takibinde zafiyet göstermesine neden olmaktadır. Üniversite eğitiminde öğrenciler verilmek zorunda kalınan tavizler nedeniyle sınıfı geçmenin kolaylaşması nedeniyle öğrenimden daha çok diplomaya ve bu diplomanın getireceğini düşündükleri saygınlığı ve geliri yüksek meslekleri yapabileceklerini düşünmektedirler.

Yüksek öğretim öğrencilerinin son yıllardaki olumsuz koşullar nedeniyle eğitimden ve kampüslerden kopmasının engellenmesi ve ihtiyaç giderim kaygıları giderilerek acilen eğitim verilen sınıf veya kampüslere döndürülmesini sağlayacak hazır bir araç, yöntem veya sistem ihtiyacı acil olarak ortaya çıkmaktadır.